
İnsanlık ve Mükemmellik Yanılgısı: Sosyal Medyanın Gölgesinde Bireysellikten Kopuş
Ömer Faruk Kandilci | 03/01/2025 | 0 Yorum | 105 Defa Okundu
Modern dünyada hepimiz bir koÅŸuÅŸturmacanın içindeyiz. Kendimizi bir ÅŸekilde özel ve farklı hissetmeye çalışıyor, çevremizdeki olayları kendi bakış açımıza göre deÄŸerlendirmeye yatkın hale geliyoruz. Bu yazıda, mükemmellik algısından sosyal medyanın etkilerine, bireysellikten uzaklaÅŸmaktan baÅŸkalarını etiketleme alışkanlığımıza kadar birkaç noktayı kendi bakış açımdan ele almak istiyorum.
Mükemmellik Algısı: Gerçek mi, Yanılsama mı?
ÇoÄŸumuz içten içe kendimizi mükemmel olarak görürüz, ama bunu dile getirmekten kaçınırız. Bir sorunla karşılaÅŸtığımızda, hemen suçu baÅŸkalarına atar, kendi payımızı sorgulamayız. Peki, bu bakış açısı ne kadar saÄŸlıklı?
Günümüzde özellikle “toksik”, “manipülatif” ve “narsist” gibi psikolojik terimlere sığınarak insanları kategorize etmek çok yaygınlaÅŸtı. ÖrneÄŸin, bir tartışmada karşımızdaki kiÅŸinin bizi anlamadığını düÅŸündüÄŸümüzde hemen “toksik biri” diyebiliyoruz. Ya da bir arkadaşımızın bizi ikna etmeye çalıştığı bir durumda, onun “manipülatif” olduÄŸunu ilan edebiliyoruz.
Halbuki bu terimler, tek bir davranışa indirgenemeyecek kadar derin ve karmaşık. Birinin bizi eleÅŸtirmesi, onun narsist olduÄŸu anlamına gelmez. Ya da bir kiÅŸinin kendi çıkarları doÄŸrultusunda bir karar alması, onu manipülatif yapmaz. Bu tür etiketler, aslında insanları anlamaktan ne kadar uzaklaÅŸtığımızın bir göstergesi. Hemen birini yargılamak yerine, davranışlarının arkasındaki nedenleri düÅŸünmek daha doÄŸru bir yaklaşım olabilir. Çünkü gerçek empati, anlamak için çaba göstermekten geçer.
Herkes Mükemmel Bir Partner Ä°stiyor, Ama Kim Gerçekten Mükemmel?
Kendi hayatlarımızda kendimizi “kusursuz” görme eÄŸilimimiz, baÅŸkalarına karşı da aynı beklentiyi taşımamıza neden oluyor. Özellikle romantik iliÅŸkilerde bu durum daha belirgin hale geliyor. Sosyal medyada gördüÄŸümüz mükemmel çift fotoÄŸraflarına bakarak, kendi iliÅŸkilerimizi sorguluyoruz.
Partnerimizin ya da yakınlarımızın her zaman anlayışlı, sabırlı ve hatasız olmalarını bekliyoruz. Ancak unuttuÄŸumuz bir ÅŸey var: Ä°nsanlar kusurlarıyla bir bütündür. Kendi hatalarımızı görmezden gelirken, baÅŸkalarından mükemmellik beklemek haksızlık deÄŸil mi?
Gerçek bir iliÅŸki, karşımızdaki kiÅŸiyi tüm kusurlarıyla kabul etmekle mümkün olur. Ä°liÅŸkilerde mükemmelliÄŸi deÄŸil, uyumu ve anlayışı aramak bizi daha mutlu eder.
Popüler Olma Hayali: BeÄŸenilme Ä°htiyacının Tuzakları
Son zamanlarda herkesin sosyal medyada popüler olma hayali var. BeÄŸeni sayıları, takipçi listeleri adeta birer statü göstergesi haline gelmiÅŸ durumda. Bu uÄŸurda, kendi kimliÄŸimizi yitirmeyi bile göze alıyoruz.
Popüler olmak için çoÄŸu insan, kendine ait olmayan bir yaÅŸam tarzı yaratıyor. Sokakta yürüdüÄŸümüzde, herkesin benzer ÅŸekilde giyindiÄŸini, aynı markaları tercih ettiÄŸini görüyoruz. Sosyal medyada bir gönderi popüler olduÄŸunda, hemen herkes o gönderinin benzerini paylaÅŸmaya baÅŸlıyor. Bu, bireysellikten uzaklaÅŸmamıza neden oluyor.
Oysa kendimizi farklı kılan ÅŸey, baÅŸkalarına benzemeye çalışmak deÄŸil, kendi özgünlüÄŸümüzü koruyabilmek. Popüler olma yarışına girmek yerine, kendimize “Bu gerçekten benim istediÄŸim bir ÅŸey mi?” diye sormamız gerekiyor.
Paylaşmak mı Yaşamak mı?
Artık bir deneyimi yaÅŸarken, onun keyfini çıkarmak yerine nasıl göründüÄŸüne odaklanıyoruz. Güzel bir manzara gördüÄŸümüzde, önce telefonumuza sarılıp paylaÅŸmayı düÅŸünüyoruz. Kafede kahve içerken, kahvenin tadını almak yerine, fotoÄŸrafının nasıl göründüÄŸüne odaklanıyoruz.
Bu durum, hayatlarımızı baÅŸkalarına sunulan bir gösteriye dönüÅŸtürüyor. Oysa anı yaÅŸamak, kendimiz için bir ÅŸeyler yapmak kadar kıymetli. PaylaÅŸtığımız ÅŸeylerin beÄŸenilmesi yerine, o anın tadını çıkarmayı öncelik haline getirmeliyiz. Hayat, baÅŸkalarının onayına göre yaÅŸanamayacak kadar deÄŸerli.
BireyselliÄŸi Geri Kazanmak
Kendi farklılıklarımızı kucaklamak, bu yanılgılardan kurtulmanın en güzel yolu. BaÅŸkalarının standartlarına göre deÄŸil, kendi deÄŸerlerimize göre yaÅŸamalıyız. Bunun için, bazen kendimize ÅŸu soruları sormak yeterli olabilir:
- “Bu davranışı gerçekten yapmak istediÄŸim için mi yapıyorum, yoksa baÅŸkalarının ne düÅŸüneceÄŸinden mi korkuyorum?”
- “PaylaÅŸtığım ÅŸeyler beni mutlu ediyor mu, yoksa sadece onay almak için mi paylaşıyorum?”
Bu sorular, bireyselliÄŸimizi geri kazanmamıza ve baÅŸkalarının gözüyle deÄŸil, kendi gözlerimizle yaÅŸamamıza yardımcı olabilir. Kendimizi baÅŸkalarıyla karşılaÅŸtırmayı bırakıp, kendi hikayemizi yazmalıyız.
Son Söz
Hayat, baÅŸkalarının onayını almak için yaÅŸanacak bir ÅŸey deÄŸil. Mükemmel olma çabasını bir kenara bırakıp, kim olduÄŸumuzu hatırlamamız gerekiyor. Hayatın güzelliÄŸi, kusurlarıyla birlikte yaÅŸanmasında saklı. Belki de gerçekten ihtiyacımız olan ÅŸey, sadece kendimiz olmak ve yaÅŸadığımız her anı anlamlı kılmak.
Bu yazı, Karalama Defteri’me küçük bir not düÅŸmek gibi. Mükemmellik algısı, popülerlik ve bireysellik üzerine düÅŸündüÄŸüm ÅŸeyler bunlar. Siz ne dersiniz? Hayat, gerçekten olduÄŸumuz kiÅŸi olarak daha güzel deÄŸil mi?
Ä°lk Yorum Yapan Sen Ol