İnsanlık ve Mükemmellik Yanılgısı: Sosyal Medyanın Gölgesinde Bireysellikten Kopuş
Ömer Faruk Kandilci | 03/01/2025 | 0 Yorum | 27 Defa Okundu
Modern dünyada hepimiz bir koşuşturmacanın içindeyiz. Kendimizi bir şekilde özel ve farklı hissetmeye çalışıyor, çevremizdeki olayları kendi bakış açımıza göre değerlendirmeye yatkın hale geliyoruz. Bu yazıda, mükemmellik algısından sosyal medyanın etkilerine, bireysellikten uzaklaşmaktan başkalarını etiketleme alışkanlığımıza kadar birkaç noktayı kendi bakış açımdan ele almak istiyorum.
Mükemmellik Algısı: Gerçek mi, Yanılsama mı?
Çoğumuz içten içe kendimizi mükemmel olarak görürüz, ama bunu dile getirmekten kaçınırız. Bir sorunla karşılaştığımızda, hemen suçu başkalarına atar, kendi payımızı sorgulamayız. Peki, bu bakış açısı ne kadar sağlıklı?
Günümüzde özellikle “toksik”, “manipülatif” ve “narsist” gibi psikolojik terimlere sığınarak insanları kategorize etmek çok yaygınlaştı. Örneğin, bir tartışmada karşımızdaki kişinin bizi anlamadığını düşündüğümüzde hemen “toksik biri” diyebiliyoruz. Ya da bir arkadaşımızın bizi ikna etmeye çalıştığı bir durumda, onun “manipülatif” olduğunu ilan edebiliyoruz.
Halbuki bu terimler, tek bir davranışa indirgenemeyecek kadar derin ve karmaşık. Birinin bizi eleştirmesi, onun narsist olduğu anlamına gelmez. Ya da bir kişinin kendi çıkarları doğrultusunda bir karar alması, onu manipülatif yapmaz. Bu tür etiketler, aslında insanları anlamaktan ne kadar uzaklaştığımızın bir göstergesi. Hemen birini yargılamak yerine, davranışlarının arkasındaki nedenleri düşünmek daha doğru bir yaklaşım olabilir. Çünkü gerçek empati, anlamak için çaba göstermekten geçer.
Herkes Mükemmel Bir Partner İstiyor, Ama Kim Gerçekten Mükemmel?
Kendi hayatlarımızda kendimizi “kusursuz” görme eğilimimiz, başkalarına karşı da aynı beklentiyi taşımamıza neden oluyor. Özellikle romantik ilişkilerde bu durum daha belirgin hale geliyor. Sosyal medyada gördüğümüz mükemmel çift fotoğraflarına bakarak, kendi ilişkilerimizi sorguluyoruz.
Partnerimizin ya da yakınlarımızın her zaman anlayışlı, sabırlı ve hatasız olmalarını bekliyoruz. Ancak unuttuğumuz bir şey var: İnsanlar kusurlarıyla bir bütündür. Kendi hatalarımızı görmezden gelirken, başkalarından mükemmellik beklemek haksızlık değil mi?
Gerçek bir ilişki, karşımızdaki kişiyi tüm kusurlarıyla kabul etmekle mümkün olur. İlişkilerde mükemmelliği değil, uyumu ve anlayışı aramak bizi daha mutlu eder.
Popüler Olma Hayali: Beğenilme İhtiyacının Tuzakları
Son zamanlarda herkesin sosyal medyada popüler olma hayali var. Beğeni sayıları, takipçi listeleri adeta birer statü göstergesi haline gelmiş durumda. Bu uğurda, kendi kimliğimizi yitirmeyi bile göze alıyoruz.
Popüler olmak için çoğu insan, kendine ait olmayan bir yaşam tarzı yaratıyor. Sokakta yürüdüğümüzde, herkesin benzer şekilde giyindiğini, aynı markaları tercih ettiğini görüyoruz. Sosyal medyada bir gönderi popüler olduğunda, hemen herkes o gönderinin benzerini paylaşmaya başlıyor. Bu, bireysellikten uzaklaşmamıza neden oluyor.
Oysa kendimizi farklı kılan şey, başkalarına benzemeye çalışmak değil, kendi özgünlüğümüzü koruyabilmek. Popüler olma yarışına girmek yerine, kendimize “Bu gerçekten benim istediğim bir şey mi?” diye sormamız gerekiyor.
Paylaşmak mı Yaşamak mı?
Artık bir deneyimi yaşarken, onun keyfini çıkarmak yerine nasıl göründüğüne odaklanıyoruz. Güzel bir manzara gördüğümüzde, önce telefonumuza sarılıp paylaşmayı düşünüyoruz. Kafede kahve içerken, kahvenin tadını almak yerine, fotoğrafının nasıl göründüğüne odaklanıyoruz.
Bu durum, hayatlarımızı başkalarına sunulan bir gösteriye dönüştürüyor. Oysa anı yaşamak, kendimiz için bir şeyler yapmak kadar kıymetli. Paylaştığımız şeylerin beğenilmesi yerine, o anın tadını çıkarmayı öncelik haline getirmeliyiz. Hayat, başkalarının onayına göre yaşanamayacak kadar değerli.
Bireyselliği Geri Kazanmak
Kendi farklılıklarımızı kucaklamak, bu yanılgılardan kurtulmanın en güzel yolu. Başkalarının standartlarına göre değil, kendi değerlerimize göre yaşamalıyız. Bunun için, bazen kendimize şu soruları sormak yeterli olabilir:
- “Bu davranışı gerçekten yapmak istediğim için mi yapıyorum, yoksa başkalarının ne düşüneceğinden mi korkuyorum?”
- “Paylaştığım şeyler beni mutlu ediyor mu, yoksa sadece onay almak için mi paylaşıyorum?”
Bu sorular, bireyselliğimizi geri kazanmamıza ve başkalarının gözüyle değil, kendi gözlerimizle yaşamamıza yardımcı olabilir. Kendimizi başkalarıyla karşılaştırmayı bırakıp, kendi hikayemizi yazmalıyız.
Son Söz
Hayat, başkalarının onayını almak için yaşanacak bir şey değil. Mükemmel olma çabasını bir kenara bırakıp, kim olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor. Hayatın güzelliği, kusurlarıyla birlikte yaşanmasında saklı. Belki de gerçekten ihtiyacımız olan şey, sadece kendimiz olmak ve yaşadığımız her anı anlamlı kılmak.
Bu yazı, Karalama Defteri’me küçük bir not düşmek gibi. Mükemmellik algısı, popülerlik ve bireysellik üzerine düşündüğüm şeyler bunlar. Siz ne dersiniz? Hayat, gerçekten olduğumuz kişi olarak daha güzel değil mi?
İlk Yorum Yapan Sen Ol