Ömer Faruk KANDİLCİ Kimdir? 1
Ömer Faruk Kandilci | 07/06/2016 | 0 Yorum | 2266 Defa Okundu
Ben kimim?
Bildiğiniz gibi adım soyadım Ömer Faruk KANDİLCİ. Geleceğin en iyi enerji sistemleri mühendisi olmak isteyen bi gencim. Şimdi uzun uzun sizlere ben kimim onu anlatayım.
Güzel ülkemin güzellikte, sıcaklıkta, samimiyette ve plaka kodunda da olduğu gibi 01 numaralı şehrinde Adana’da dünyaya yeşil gözlerimi açmışım . Anlatılanlara göre doğumuma o kadar çok kişi sevinmiş ki köydeki evimize ne kadar akraba ve hısım varsa bir kamyonun kasasına dolup gelmişler. Çok güzel bir bebeklik geçirmişim. Aşırının aşırısı inatmışım. Hikayelerle inatlığımı sizlere anlatacağım. Bir hafta sonu anneannem bize yatıya gelmiş. Ben o gün başlamışım ağlamaya, ne bir uyku ne de bir susma. Doktora götürmüşler, doktor bile benim sıkıntımı çözememiş. 2 gün boyunca ağlamışım. Ne zaman ki anneannem bizden gitmiş, 24 saat aralıksız uyumuşum. Bir hikayede de halamın eşi çaya şekeri, çay kaşığı ile atarmış. Başlamış benim inat, çaya şeker şeker kaşığı ile atılır diye. Zorla şeker kaşığı ile attırmışım. Daha nice hikayeler var da sizi bunlar ile sıkmayayım şimdi.
İlkokula başlamamda biraz inatla olmuş tabi. Evimizin karşısında okul, her gün öğrencileri görüyorum ve bende gitmek istiyormuşum. Ama yaşım yetmediği için kayıt yaptırmıyormuş babam. En son ısrarlarıma dayanamamışlar. Okul müdürü akraba bir kaç hafta gelsin zaten sıkılır bırakır demiş. Başlamışım okula bi süre git gel yapmışım. Sonra bizim müdür gelmiş babamın yanına, Senin oğlanın kaydını yaptık demiş . Sınıfta ilk okumaya geçen ben olmuşum ve sınıfın en başarılı öğrencisi olmuşum o zaman. Tabi yavaştan teknolojiye olan ilgim içimde kabarmaya başlamış. Bilgisayarlara özel ilgim vardı ama bilgisayarım yoktu. Zaten olması da zordu. O zamanlar bilgisayarlar yeni yaygınlaşıyordu. İkinci sınıfımın yıl sonu programında teknolojiye olan merakım ile tiyatro oyununda robot rolünü oynadım . Birinci ve ikinci sınıfta bana çok şey katan öğretmenim Özkan ÖZLÜ tayini çıkması sonucu bizleri bıraktı.
Üçüncü ve dördüncü sınıf öğretmenim Serpil KARABULUT, her zaman için en sevdiğim öğretmenim oldu. Bana fazlası ile çok şey kattı ve benimle ilgilendi her zaman. Bilgisayara olan merakımı farkeden hocam beni bilgisayar ile tanıştırdı. Evine çağırarak zaman zaman bana bilgisayar kullanmasını öğretti.
Beşinci sınıf benim içime kapanma dönemimin başlangıcı oldu. Serpil öğretmenimin tayini çıkıp gidince yerine gelen öğretmenim benim biraz derslerden uzaklaşmama ve içime kapanmama sebep oldu .
Ve hayatımda ki dönüm noktalarından birisi köyden çıkıp, şehre Adana’ya yerleşmem oldu. İyice içime kapanmama sebep oldu. Orta okulumu Yüreğir Ticaret Borsası İlköğretim Okulu’nda okudum. Aslında iyi bir öğrencilik zamanım olmadı. Derslere kendimi pek veremedim ve birşeylerin eksikliğini hissettim hep. Sonuç olarak eve kapandım. Bilgisayarımında olması ile artık onun başında çokça zaman geçirir olmuştum. Evde internet yoktu ve benim teknolojiye olan merağım devam ediyordu. Normal bir çocuk gibi bilgisayarda oyun oynamak yerine bilgisayarı kendi kendime iyice öğrenmeye çalışıyordum. Ofis programının word uygulamasını kurcalarken hazırlanan sayfanın web sayfası olarak kaydedebileceğimi öğrendim ve bilgisayara olan hayranlığım iyice arttı.
Tabi ben bu kadar bilgisayar ile ilgilenirken ailem de derslerimin üzerine düşmem için çabalıyordu. Lise sınavına bir ay kala babamın kurduğu cümle üzerine sıkı bir şekilde ders çalıştım ve dershane sınavlarında kırk beş neti geçemez iken lise sınavında doksan üç net yaparak Adana’nın sayılı liselerinde biri olan ÇEAŞ Anadolu Lisesi’ni kazandım.
Güzel ve kaliteli bir lise idi ama ben ders çalışmayı her öğrenci gibi değil, daha çok sevmiyordum, hala da sevmiyorum.
Devamıda sonra gelsin
İlk Yorum Yapan Sen Ol