Basit Mutluluklar ve Karmaşık Hayaller
Ömer Faruk Kandilci | 05/01/2025 | 0 Yorum | 39 Defa Okundu
Bazı günler hayatı sorguluyorum. Elimde bir kahve fincanı, pencereden dışarı bakarken, “Neden bu kadar karmaşık hale getirdik her şeyi?” diye düşünmeden edemiyorum. Hayat dediğimiz şey, belki de çok daha basitti, ama biz sürekli ona katmanlar ekledik. Hayaller kurduk, hedefler belirledik, ama yol boyunca basit mutlulukları unuttuk.
Bir fincan kahvenin sıcaklığı, bir dostun içten bir gülümsemesi, sokakta gördüğümüz bir çocuğun kahkahası… Bunlar, aslında bizi hayatta tutan şeyler. Ama ironik bir şekilde, tüm bunların peşinden koşarken gözümüz hep büyük şeylerde. Daha iyi bir iş, daha büyük bir ev, daha fazla para, daha fazla “beğeni”. Küçük mutlulukları bir kenara itip, sürekli ulaşılması zor hedeflere odaklanıyoruz.
Hayallerin Ağırlığı
Hayal kurmak güzel bir şey elbette. Ama bazen bu hayaller öyle büyüyor ki, onları taşımak zor geliyor. Bir hayali gerçekleştiremediğimizde içimizi kemiren o başarısızlık hissi… Oysa belki de bazı hayaller gerçekleşmemeli. Belki de hayal kurmak, sadece bizi motive etmek için var.
Mesela çocukken astronot olmayı hayal etmişizdir. Şimdi düşündüğümüzde, o hayalin gerçekleşmeme ihtimali bizi mutsuz etmiyor. Çünkü o hayal, bir dönem hayata farklı gözlerle bakmamızı sağladı. Ama şimdi, yetişkinlikte, her şeyin gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sanki hayaller gerçekleşmezse eksik kalmışız gibi…
Sosyal Medyanın “Büyük” Hayalleri
Sosyal medya da bu yükü daha da ağırlaştırıyor. Görüyoruz, herkes mükemmel hayatlar yaşıyor gibi. Tatiller, başarı hikayeleri, muhteşem sofralar… E biz neden orada değiliz? Ama kimse perde arkasını göstermiyor. Görmediğimiz şeyler var: Uykusuz geçen geceler, ekonomik sıkıntılar, kararsızlıklar ve bazen içten içe duyulan yalnızlık.
Bir gün Instagram’da gezinirken şunu fark ettim: Başkalarının hayallerine o kadar çok odaklanmışız ki, kendi hayallerimizi unutmuşuz. Kendi hayalimizi yaşamak yerine, başkalarınınkini kopyalamaya çalışıyoruz. Oysa herkesin hayali kendine özgü olmalı, değil mi?
Mutluluğun Formülü Yok
Bir şey fark ettim: Mutluluğun formülü diye bir şey yok. Herkesin mutluluk kaynağı farklı. Kimisi doğada yürüyüş yaparken huzur buluyor, kimisi bir fincan çayla bir köşede kitap okumaktan mutlu oluyor. Ama mutluluk dediğimiz şey, büyük başarıların, büyük adımların sonunda gelmiyor. Bazen bir gün batımı izlerken, bazen sevdiğimiz bir şarkının melodisinde gizli.
Hepimiz farklıyız. Ama bir şeyde aynıyız: Hepimiz mutlu olmak istiyoruz. Bunun için önce bir durup kendi içimize bakmamız gerek. Bizim gerçekten neye ihtiyacımız var? Hangi küçük anlar bizi mutlu ediyor? Bunu fark ettiğimizde, büyük hayallerin üzerimizdeki ağırlığı biraz hafifliyor.
Biraz Durup Nefes Almak
Hayat öyle hızlı akıyor ki… Hep bir yerlere yetişme telaşı içindeyiz. Ama bazen durup sadece nefes almak gerekiyor. Öylesine, hiçbir şey düşünmeden, hiçbir yere yetişmeye çalışmadan.
Bir gün, sıradan bir anda, bir duraklama anı yaşadım. Her şey o kadar basitti ki… Gökyüzüne bakıyordum, kuş sesleri vardı, ve o an için dünyanın en huzurlu insanıydım. O an anladım: Basit şeyler, bazen en karmaşık hayallerden daha anlamlı olabilir.
Son Söz
Bu yazıyı yazarken düşündüm: Belki de hepimiz, hayallerimize ulaşmaya çalışırken aslında sahip olduğumuz mutlulukları unutuyoruz. Belki de hayatın sırrı, basit şeylerin değerini unutmamaktır.
Karalama Defteri’nde yine bir düşünce karışıklığı bırakıyorum size. Hayatınızda hangi basit mutluluklar var, bir düşünün. Belki de onları fark etmek, hayata bambaşka bir gözle bakmanızı sağlar.
İlk Yorum Yapan Sen Ol